Şimdi ben çok iyimser biri değilimdir aslında. Yani toz pembe dünyalarda yaşayan, sevgi kelebeği formatında mis kokulu çiçekleri ziyaret edip oyunlar oynayan biri sayılmam. Aksine etrafımda ne dönüyorun çok çok iyi farkında olan biriyimdir.

Ama insanın kendisi ile ilgili yaşamla ilgili verdiği, daha doğrusu verebildiği kararları olması gerektiğine inanırım, hatta karar vermesinin engellendiği dogmatik, baskıcı ortamlara ise bile.

Dünyaya, evrene, hayata, hangi inanç penceresinden bakarsak bakalım tercihler hep bize bırakılmıştır aslında.

Yani; dünyanın ve evrenin tümünün bir olduğuna da inansan, evreni yaratan ve zaman da dahil herşeye hükmeden bir tanrıya da inansan, evreni yaratan ama zamanı kontrol edemeyen bir güce de inansan, hatta hiçbirşeye inanmayıp sadece tesadüflere inansan bile aslında bir bütünlüğü kabul etmiş gibi oluyorsun.

Yani madem büyük bir düzen var ve bunun içinde acılar, üzüntüler kötülükler var;
1) Kendimi korkumalıyım ve gerekise bunu saldırarak yapmalıyım
2) Bunlar olurken ben nasıl mutlu olurum
3) Bunları görmezden gelip dalgama bakarım
gibi bir çok alternatifle kötümserliği iliklerimize kadar sokarız aslında.

Ben kendi adıma etrafımda müdahale etmemin anlamsız olacağı; yani gücümün yetmeyeceği veya gücüm yetse de birisinin kendi ile ilgili kullanmaya yetkisi olan aptallık hakkını elinden alacağım için anlamsız olacağın inancındayım.

Pek çok acı pek çok üzüntü yaşıyorum ben de herkes gibi kendi dünyamda, ama ne olursa olsun etrafımdakilerle sevgimi ve neşemi paylaşmayı tercih ediyorum. Öyle öfkelerim oluyor ki zaman zaman kendimi patlamaya hazır volkan gibi hissediyorum, ama bunu etrafımla paylaşmanın onları öfkelerini de tetiklemekten başka bir halta yaramayacağını düşünüyorum.

Sevdiklerimin hep kötü zamanlarında yanlarında olmayı tercih ediyorum ve biliyorum ki kötü zamanları geçtiğinde, onları unutmak için iyi zamanlarında benimle de görüşmeyecekler ama yine de bunu tercih ediyorum.

Şimdi ben iyimser miyim, kötümser miyim diye sorsam kendime cevabım “çok iyimser bir kötümser olur”

Kötümser olur, çünkü bana açık olan dünyadaki pekçok kötülüğü ve bunların kaynaklarını kendi analizlerimle öğrendim ve dehşete düştüm, insanın yapabilecekleri karşısında.

İyimser olur, zira ben diğer insanlar gibi durumların düzelmesini değil; zeki insanların bu durumlarla başa çıkacak zihin yapılarına sahip olmayı öğreneceğine, daha az zeki insanların da kendilerine sunulan kandırma ilaçları ile iyice mutsuzluktan bi haber yarı mutlu bir hayat yaşayabileceklerine inanıyorum.

Afrika’da açlar var diye ben yediğim yemekten zevk almaktan, onun için şükretmekten vazgeçmeyeceğim. İnsanlar eziyet çekiyor, adaletsizlik var diye kendimi mutsuz ve telef etmeyeceğim, insanlar avcı-toplayıcı seçeneğini tarım ve sanayiye tercih ettikleri anda seçimlerini yaptılar, kendi belalarını kendileri seçtiler 15,000 yıl önce. Ama artık geri dönüş yok, adaletsizlik olacak.

Adaletsizlik olacak ve bu sosyal yaşama sunacak katma değeri olanlar kendilerini ve sevdiklerini savunabilecek, haklarını belli nisbette alabilecek ve savunamayanlar da biat edecek, daha fazla acı çekeceklerdir.

Burada bahsettiğimi biat eden, acı çeken salt eğitimsizler filan değil, yanlış anlaşılmasın, insancıllığın bekçileri ve sürdürücüleri sanatçılar da bu acıyı çekecekler, sundukları inanılmaz önemli katma değere rağmen.

Yapacak birşey yok maalesef, ama yapacak çok şey var öte yandan.

Kendi sevdiklerimizle, kalbimizdeki sevginin ve sanat coşkusunun varolması için olumlu ve mutluluk verici iletişimimizi sürdürmeli, negatifleri, pislikleri değil, güzellikleri ve sevgiyi paylaşmalıyız.

Ben iyimser bir kötümserim zira kendi adıma bunu yapapileceğime inanıyorum ve dünya kötü bir yere, insanlık kötü bir yere gidiyor olmasına rağmen güzellikleri bulabileceğime inanıyorum. Umarım sevdiklerime de bu inancı aşılayabilirim.

Unutmayın yarın yok ama şu AN var ve tam şu AN’da hepinizi çok seviyorum.



Geri Dön ----- Mesaj Gönder