Yönet, yönet, yönet:

Bazen tüm etrafımızdakilerin (çatışma ve savaşların, kötülüklerin, vahşetin, sıradanlığın, yozluğun, çarpıklıkların) aslında kafa karıştıran büyük bir düzenin ve bu düzendeki çalkantıların bize yansıyan yüzleri olduğunu düşünmüyor musunuz? 

Hani tam birşeyler hissedeceksiniz, tam birşeyler algılayacaksınız ama tam o sırada hep bir uyaran kafanızı karıştırır da gerçekleri görmeniz engellenir.

Eee, zaten bu engellemeler de sanıyorum zaten böyle bir zihin karışıklığı yaratmak için oluyor. 

Şimdi demek dünyaya dair hissettiklerimi özetleyelim:

1) Hiçbir güç odağı insanlığa iyilik ve güzellik getiremez, onlar sadece kendileri için güç isterler

2) Medyadan veya kontrollü diğer mecralardan (internet vs.)  ulaşan hiçbir bilgi bu düzeni açıklayacak bilgiler içeremez

3) Gücünü kanıtlamış her türlü güç odağı (Parti, STK, sendika, medya kuruluşu, milis kuvvet, vs) büyük güç odaklarının operasyon kanallarını oluşturmak üzere istihdam edilebilirler.

4) Büyük güç odakları arasındaki paylaşım mücadelesinde hiçbir zaman onlara bir zarar gelmez, sadece kullandıkları kanalları oluşturan küçük, orta güç odakların taban ve orta kademesindeki üyeler zarar görür, çok ender olarak da özellikle küçük güç odaklarının üstündeki yöneticiler de zarar görebilir.

5) Örgütlü mücadele kavramı sadece güç odaklarını yönetenlerin kavgasıdır ve kazanım dedikleri hareketi götüren tabanın ağzına çalınan bir tutam baldan öte birşey değildir. "Başka bir dünya mümkün" diyenlerin kastetdiği başka dünya sadece kendi statülerinin daha yukarıda, imkanlarının daha gelişmiş olmasıdır. Sizin taban olarak yapabileceğiniz ise en fazla ağızınızdaki  keçi boynuzunu emip "gördün mü işte, örgütlü çalıştık bu muhteşem keçi boynuzunu emme hakkını elde ettik" demektir.

6) İnsani hakların ve özgürlüklerin gelişmesini sağlayan hiçbir sınıf mücadelesi ve sosyal mücadele yoktur. Bu mücadeleler sadece hastanın ateşi gibi bir tedavi yöntemi sağlayan göstergelerdir. Büyük güç odakları veya büyük güç odağı adayları bu semptomlara göre manuplasyonlara başlar. Ya belli ölçüde güçlerini artırmak için kitlelerin daha verimli olacakları küçük özgürlüklere kavuşmalarına izin verirler ya da kitleri paylaşım savaşlarına sürükler ve ölüm, korku ve dehşete bulanıp yumuşak kıvama gelmeleri için marine ederler.

7) İnsanlık insancıllıktan uzaklaşmaktadır. Bu şansı yakalamıştır, ama uzaklaşmaktadır. Peki insancıllıktan uzaklaşmaması için ne yapılmalıdır?
    7.1.
Medyanın hiçbir kesimine, özellikle radikal fikirler savunanlara veya sistemin karşısında tam bir sistem muhalifi görünenlerine inanmamak. Çevre koruma, hak arama, adı altındaki tüm palavralardan da uzak durmalısınız. Dünya yok olacaksa zaten yok olacak, kalacaksa zaten kalacak. Aynı şekilde onur şeref adına binlerce kişinin öldürülmesini gösteren "kafaya (kurşun) sıkmayı" normalleştiren TV dizilerinin palavraları da bu kapsamda değerlendirilebilir.
    7.2. Hiçbir örgütlü muhalefet çabasına girmemek ve muhalefetini kafana göre takılarak ama dikkat çekmeyerek uygulamak. Tüm siyasi oluşumlardan, STK'lardan, sendika ve benzer oluşumlardan uzak durmak lazım. Bunlar sana veya hiç kimseye birşey sağlamaz. Sen mahallende bile söz sahibi değilsen neyi değiştireceksin bu oluşumlar üzerinden?
    7.3. Toplumla çok ters düşmemek ve orta yolu bularak paralel ama gerekiyorsa ayrı yönlere girerek çatışmamak. Ben buna teğet geçmek diyorum ama bu terim şu sıralar pek olumlu çağrısımlar yapmadığı için "ters yönlü paralel yollar" da diyorum. Ama doğrusu "topluma teğet geç" olacak. Ters düşmek olmaz zira tehlikelidir. Eziyet çekersin veya ölürsün. Hayat büyük bir fırsat ve böyle saçma inatlarla harcamak salaklık olur. Ayrıca inat hırsın ve sabit fikirin göstergesidir.
    7.4. Paylaşım için sevgi ile bağlı kümeleri kullanmak ve onların da kendi sevgi kümeleri ile güzelliği yaygınlaştırmak. Yani sadece kendi evinin önünü süpürmek ve tanımasan da diğer sevgi kümelerindeki insanlara örnek olarak yavaş yavaş tüm evlerinin önlerinin süpürülmesini sağlamak.
    7.5. Üç hastalıktan sakınmak: Sabit fikir, Nefret, Hırs
    7.6. Üç hazineyi korumak: Vicdan, sevgi, yaşama coşkusu

Özetle duyduğunuz gördüğünüz hiçbirşeye inanmayın, sadece hislerinize inanın eğer birşey hissedemiyorsanız biraz kitap okuyun, sizde bir bilinçaltı bilgisi oluşturacaktır. Sonrasında zaten bilinçaltınız size neyin doğru neyin yanlış olduğunu "hissettirmeye" başlayacaktır.

Gördüğünüz en aktif ve etkin  muhalifler bile aslında belli büyük güç odaklarının sizin gibi vicdan sahibi insanları gütmesi için kullandığı kendisini kanıtlamış orta ve küçük ölçekli güç odaklarıdır. Sakının

Vicdan sahibi bir insan değilseniz, sevgiyi tanımıyorsanız ve şu muhteşem yaşamdan çoşku duymuyorsanız da zaten bu yazıyı dikkate almayın, sizin için yazmadım.

Diğerleri; hayatı güzel yaşayın, unutmayın, yarın yok ki...


Geri Dön ----- Mesaj Gönder