Merhaba, Merhaba,
Yoz dünyadan ve onun getirdiklerinden nefret edenlere kocaman bir Merhaba. Diğerlerine yok mu peki "merhaba"? YOK...
Yıllar var ki :
-Denize tapan ben denize giremez oldum, sahildeki şezlong sektöründen
hoşlanmadığım için
-Antik kentleri bile istediğimce gezemez oldum, otopark ve hediyelikçi
sektöründen hoşlanmadığım için
-Tatil yerlerinde barlara diskolara gidemez oldum, bu sektörden külliyen
hoşlanmadığım için
-Sinemalara, konserlere katlanamaz oldum, bu sektör tamamen ruhsuz ve
profesyonelleştiği için
-Otobüslerde, sokaklarda, kahvelerde insanlarla sohbet edemez oldum, artık iyice
televizyon koktuğu için sohbetler
Yine bir kaçamak yapıp ve otobanda yol ayrımında yazı tura atıp (tura geldi) Marmaris'e düştü yolum. Bitmiş, tamamen tükenmiş, tüketmişler. 4 yıl geçirdiğim bu şehr-i Ege'nin hali içler acısı. Her santimetre karesi ticaret, para olmuş. "Mutlu yüze rastlamadım hiç" desem yeridir. İnsanlardaki bu yokedicilik çok kötü. İnanır mısın ey okuyucu, Gökova bile o kadar güzel görünmedi gözüme.
İki gece konakladım ve daha fazla dayanamadım yola koyuldum. Yolda güzeller güzeli Bergama'ya uğradım. Son olarak 1988 yılında gitmiş, hayran kalmıştım. Nerdeeeee! Orası da büyük şehir olmuş, Akropol'a kadar çıktım da ortamın iğrençliğinden içeri girip gezmek gelmedi içimden. Ya can veren, ruha hayat katan Asklepion'a ne demeli? Oraya da gittim ama yine aynı şey içeri girip yıllar öncesinin anılarını yok etmek istemedim, yapamadım.
Kös kös yola devam ettim. Yurtdışında çalışan ve genel geçer deyimle "Alamancı" denilen karayol magandalarının sıkıştırmaları, ağız dalaşları ve gerginliğiyle İzmir'e geldim. Geldim ama burada da Fuar açılışı varmış, duramadım, kaçtım Foça'ya. Bir gece de Foça'da geçireyim dedim, geçirdim de. Eski Kumburgaz gibi bir yer Foça. Emekli vatandaşların gidip kalabileceği gibi bir yazlıkçı mekanı. Ötesinde de bir halt yok.
Maalesef herşeyi yok ediyoruz ve kalanları da yok etmeye devam edeceğiz. Ama bu olmamalı yaşadığımız hayat. En azından benim ve sevdiğim, kafası çalışan birkaç insanın yaşadığı hayat bu olmamalı. Bu kadar güdülen, bu kadar ruhsuzlaştırılan, bu kadar salakça.
Ne için çalışıp, ne için yaşıyoruz. Huzur içinde mutlu bir ölüm için mi? Yoksa tatil diye sana bahşedilecek zamanda, Marmaris gibi iğrenç bir mekanda, diğer koyunlarla birlikte alkol çığlıkları atıp, çılgınca seks yapmak için mi?
Zaten istenilen bu, güdülenlerin havuçları önlerinde, koşuyorlar eşşekler gibi. Eşşek gidiyor, havuç gidiyor, kısır bir döngü. Ya bizim gibi kısmi olarak güdülebilen ama kısmen (en azından ruhen) özgür olanlar. Onlar da lanet olsun diyorlar yaratbilecekleri güzellikleri saklayıp. Kendi içlerine, kendi gruplarına dönüyorlar. Topluma ve diğer insanlara verebilecekleri pek çok şey varken nötr olmayı yani ne zarar vermeyi, ne de faydalı olmayı tercih ediyorlar.
Ödüller ne peki bu hale geliyor herşey? Basit: hayatta kalma güdüsünün değişime uğramış hali insan hırsının tatminine yönelik birkaç başarı öyküsü. Aslında susayınca turşu suyu ya da meşrubat içmek gibi bir durum söz konusu. Yani içtikçe daha çok içiyorlar, aldıkça daha çok istiyorlar. Hep diyorlar "istediğim anda vazgeçerim bundan" ama yerine konacak birşey kalmayınca vazgeçip de nereye gideceksin? Hepimizde var bu, hep -birgün çekip gitme arzusu- yanık duruyor bir yerlerde. Ama hiç gidemiyoruz, ya da gitmeye korkuyoruz. Daha kötüsü; gittiğimizde çooook geç oluyor.
Yaftası bol bir dünya bu
Yapıştırırsın duyguların üstüne, öyle hissederler
Boş düşünceli
Boş kalpli
Boş kafalılar
Bu, derler GÜZEL'dir
bakarsın güzel zannerdersin
sevinirsin
Bu, derler KÖTÜ'dür
bakarsın kötü zannedersin
korkarsın
Bu, derler AŞK'tır
bakarsın aşk zannedersin
sevişirsin
Sen, derler ÇALIŞMALISIN
çabalar durusun
ödülün ne bilmeden
Sen, derler DOĞURMALISIN
çiftleşir, yavrularsın
doğadaki en basit ve acımasız güdünün
emrinde
Sen, derler KORKMALISIN
anlamaz korkarsın
ensende binlerce kural, seni
hayvanlaştıran
Defolun gidin hepiniz kafamızdan
Kural koyucular
Kurallara uymayıcılar
Düzenli hayat yaşayanlar
Düzensiz hayat yaşayanlar
Kafesteki kuşlar
Özgür imaj peşinde koşanlar
Televizyonlar, gazeteler
Ya da daha iyisi, biz defolup gidelim buralardan
Sizin olmadığınız, özlenmediğiniz diyarlara
Sadece sevdiklerimizle
Sadece kafası
ve kalbi biraz olsun çalışanlarla
Son gezinin resimleri için tıklayınız..>
Geri Dön ----- Mesaj Gönder