Merhaba, Merhaba,
Marmaris bitti, Bodrum yarın sabah bitecek. Bu yazıyı yazarken Bodrum'da dandik mi dandik, buz gibi mi buz gibi bir otel odasında takırdıyorum. Bu arada internet bağlantım da bir süreliğine kesilmişti ama ara bir yöntemle yeniden bağlanmayı başardım. Aşağıda sefaletimin fotoğrafı da var.
Yine de bugün oldukça keyifli geçti. Marmaris kalkışla güzel bir yarımada turu attım. Bayır Köyü, Selimiye, Bozburun, Orhaniye ve Hisarönü yaptım sabahtan. Aslında Datça'ya da gidiyordum ama nedense yarı yoldan geri dönmeyi istedim ve ağaçlıklı yol ile Gökova'yı bir kez daha gördükten, hatta Muğla'da kuzenimi şans eseri gördükten sonra ver elini Bodrum.
Buraya (Bodrum'a) bir daha gelmemeye yemin etmiştim ama maalesef yine bir şekilde uğradım. Ama söz veriyorum kendime, buraya bir daha gitmeyeceğim. Son derece ticari ve ruhsuz bir mekan olmuş ve çocukluğumun güzel anılarını acıtacak kadar olumsuz bir his uyandırıyor içimde. Bu halini bir daha görmek istemiyorum artık.
Gelibolu hedefimdense hala vazgeçmedim. Zira son gidişimde büyülenmiştim ve bu yolculuğa çıkışımın da temel sebebi Gelibolu'yu bir kez daha görmekti. Geçen sefer salt Gelibolu değildi beni etkileyen elbette ama bu sefer sadece o ortamla hasret gidereceğim. Olsun bir de tek başıma bakayım tadına. Elbette bu kar kış kıyamet bana müsade ederse.
Yol arkadaşım da ben de bu gezide Gelibolu'yla kucaklaşmayı çok istiyoruz. Yol arkaşımla bir de hatıra fotoğrafı çektirdik. Bakınız (kırmızı olan O):
Şu anda sanıyorum ciddi şekilde şifayı kaptım, hapşırmaktan iki defa telefonu düşürdüm. Esas enteresant yolculuksa yarın başlıyor. Bir tarafta selden kapanan yollar, bir tarafta kar yağışı ve buzlanma olup kontrollu geçiş verilen bölgeler. Bakalım yarın akşam nereden yazıyor olacağım.
Geri Dön ----- Mesaj Gönder