Deniz Aşkı ya da Aşk Nedir?
Bilenlere selam olsun...
Deniz Aşkı
Deniz aynandır senin, kendini seyredersin
Bakarken, akıp giden dalgaların ardından
Sen de o kadar acı bir girdaba benzersin
Haz duyarsın sulardaki aksine dalmaktan
Gözlerinden, kollarından öpersin. Ve Kalbin
O azgın o vahşi haykırışlarında denizin
Kendi aleminizdesiniz ikinizde,
Kimse bilmez, ey ruh, uçurumlarını senin
Sırlarınız daima içinizde,
Ey deniz, nerede senin o iç hazinelerin?
1948 Orhan Veli
Merhaba Merhaba,
Deniz aşkı dedim, Orhan Veli'nin şiirini koydum ama kolay mı o kadar aşkı denize maletmek. O kadar kolay mı o iç kıpırtılarını, kalp çarpışlarını, sabırsızlıkları, huzursuzlukları deniz aşkı diye özgürlük arayışına kısaylamak.
Her gün batımında yanlızlık ve huzurun ürpertisi, her dalga savaşında insan olduğunu hissetmek, her sigara molasında biraz daha keyifli, biraz daha bağımsız ama bir o kadar da yanlız olmak. Ayakları üzerinde durabilmek, dantel gibi koylarda, antik batıkların üstüde, denize uzanmış asırlık ağaçların gölgesinde, çıldırtacak şarkısı yıldızların.
Hiç de değil. En güzeli ne biliyor musun? Hepsinden güzeli nedir biliyor musun?
İlk ışıkları taze bir aşkın. Gül parmaklı şafak nasıl uyandırırsa tatlı tembelleri sıcak yataklarında, öyle uyandırır aşk donmuş kalpleri usulca. İşte budur hayatta en korkulan ve en özlenen duygu. Bu sebeple hep karışır şehvetle, yanlızlık korkusuyla, dokunma arzusuyla.
Peki nedir aşk? Farkındayın deniz aşkı dedim, şimdi sadece aşkı sorguluyorum ama dedim ya aşk doğaya olmaz, insana olur ancak. Deniz aşkı bir simgedir konumuzun içinde. Özgürlük ihtiyacı (ya da bağlanma korkusu ne dersen de) olabilir bazen, yanlızlığın coşkusu ama insan insana aşkın aynısı değildir kesinlikle.
Ne zaman anlarsın aşık olduğunu?
*İçinde tarifsiz bir huzursuzluk varken kendini yakalarsın kendi kendine
gülerken. O zaman mı?
*Gözlerin hep onu arar da görsen de rahat etmez, görmesen de için . O zzaman
mı?
*Dünyadaki varlığın çok hafif ama göğüsünün üstünde ağırlık bir o
kadar ağır olur O zaman mı?
*Ufak bir dokunuşu bile sevdiğinin, yaşadığın en şehvetli sevişmelerden
bile daha tatlı olur. O zaman mı?
*Tüm korkuların yok olurken, yeni yeni bir çok korkuyla tanışırsın. O
zaman mı?
*Tatminisizlik ve çaresizlik içini sararken, onu göreceğin anı düşünerek
uykuların kaçar. O zaman mı?
*Onunla el ele tutuştuğunda kendi bir dev ve fakat bir küçük çocuk
hissedersin. O zaman mı?
*Yüzüne bir başka güzellik bir başka letafet geldigini farkedersin. O zaman
mı?
Ne zaman anlarsın bilemiyorum ama anladığında hep çok geç olmur. Hep geç olmuştur. Hep güç de olur ama hep muhteşem olur. Aşık olmaya aşık birisinden ne bekliyorsun ki?
Ama ya deniz aşkı. Ona artık aşk demeyeceğiz ya. "Deniz tutkusu" diyeceğiz, "deniz coşkusu" diyeceğiz ama aşk demeyeceğiz. Yine de bilmez misin yıldızların ne parlak olduğunu o ıssız koylarında Ege'nin ve yine bilmez misin aşk olmadan kalbinde kendini avutabileceğin tek durumdur, küpeştesinde yatmak bir teknenin ve gözlerinin arkasında kendini kaybedinceye kadar bakmak yıldızlara.
Ya da bir yamacında Marmaris körfezinin Yalancıboğaz'a doğru, bakmak kasabanın ışıklarına, ama gözünü alamamak gökyüzünden, yıldızlardan, sonsuzluktan. Irkilmek gece yaşayan hayvancıkların belli belirsiz hışırtılarıyla. Ve hafifçe ürpermek insanın kanını kaynatan bir yaz akşamında.
Deniz coşkusu ve şehvet, insan aşkı ve şevkat. Ya biri, ya diğeri. Ama olmuyor işte cancağızım. Ne yardan geçiyor insan, ne serden. Ne özgürlüklerin en hapsedicisinden, ne hapislerin en özgüründen.
Şöyle demişti eski bir aşkım ve hep aşkım kalanlardan bir bilge kişi. "Beni özgür bırak, kölen olurum"
Beni özgür bırakın, köleniz olayım...
Merhaba Arşipel, merhaba bugünü yaşamayan geleceğin konuğu aşklar
Vagabond
Geri Dön ----- Mesaj Gönder