Dayanmak ne kadar zor değil mi bu hayata? Bir tane hayatımız var ve maalesef böyle yaşamayı becerebiliyoruz ancak. Böyle? Evet böyle, böyle suni, böyle toplumun kölesi, böyle suni ihtiyaçların kölesi, böyle sevgisiz ve sevgiyi bulmuşken böyle çaresiz.
Gitmek lazım buralardan, belki mekansal olarak değil ama en azından duygusal olarak, gerekirse mekansal olarak da. Sadece sevdiğini alıp gitmek lazım. Anlayabildiğini anlayabilen, hissedebildiğini hissedebilen sonsuza kadar seveceğin.
İnsanları sevmek mi lazım?
Hiç sanmıyorum
İnsanlarla iletişim içinde mi olmak
lazım?
Hiç sanmıyorum
İnsanlara katlanmak mı lazım?
Hiç sanmıyorum
Bu kadar sıradanlığın arasında olmaktan nefret ediyorum ama tam göbeğinde yaşamak zorunda kalıyorum, gerekli mi, bunu da hiç sanmıyorum.
Sen Mavi Kız sen ne düşünüyorsun? Nereye kadar gidecek bu böyle? Nereye kadar gitmeli? Alışmalı mıyız, alışmamaya devam mi etmeliyiz? Alışabilecek kadar aptal olmayı ne kadar çok isterdim biliyor musun? Tüm bu sığlıklarda sürünerek rahatca gezebilecek bir sürüngen olmak ne kadar rahat olurdu değil mi?
Kaynana gelin dizilerini seyretmek, suni birlik üyeliği haberlerine inanılmaz derin yorumlar yapmak, maç sonuçlarını büyük ciddiyetle değerlendirmek, sanat alemlerinde entellektüel raconlar kesmek, communityler oluşturmak bunların içinde öne çıkmak ve türün devamı güdüsünün devamı olarak döllenen yumurta ve dölleyen sperm olmak, araba kullanırken kaba olabilmek, bir apartmanda yaşarken kaba olabilmek, toplumun bireyleri arasında kaba olabilmek, onursuzca kabadayı (gücünün yeteceğine), onursuzca yalaka (gücünün yetmeyeceğine) olabilmek, bu dünyaya bir çocuk daha getirip bir onu da en az kendisi kadar yoz ve sığ olarak büyütmek. Gerçekten ne kadar rahat olurdu değil mi? İğrenç olurdu be Mavi Kız gerçekten iğrenç olurdu.
Bunlara zaman zaman maruz kalmak bile çok kötüyken hergün bunların arasında yaşıyoruz. Ne için? Hangi korku bize böyle yaptırıyor, hangi güvenceler bizi böyle bir toplumsal sistemin köpeği yapıyor, neden zincirleri kırıp bir ayımızı bile "çok çok mutlu" olarak geçiremiyoruz. Ağzımıza çalınan bir tutam balla ilgili olarak "küçük mutluluklar" yalanlarına inanabiliyoruz.
Küçük mutluluk diye birşey yok, küçük şeylerden mutlu olmak diye birşey de yok. Mutluluğun küçüğü olmaz, mutluluk büyük birşeydir, mutluluk muhteşem birşeydir. Küçük şeyler ancak büyük sevgi duyduğun birisiyle paylaşıyorsan mutluluk verir ki bu mutluluk da dünyanın en büyük mutluluğudur. Sadece sevdiğinin yanında olmak bile Mavi Kız, dünyanın en büyük mutluluğudur.
Çözüm bulmak lazım değil mi? Ne yapacağız, nasıl yapacağız, nerede yapacağız ve hatta neden yapacağız? Çözüm bulmamız lazım.
-Aklımızı boşaltmamız lazım, kafamıza
pompanlanan hırslardan ve ihtiyaçlardan kurtulmalıyız
-Bilgilerimizi unutmamız lazım, sahip olduklarımızı, arayıp bulacaklarımızla
değiştirmeliyiz
-Sevdiklerimize sarılmamız lazım, bulamayacağımız yerlerde bulamayacağımız
mutluluklar aramamalıyız
Dilimin ucuna geliyor, söyleyemiyorum, aklımın köşesine geliyor, bütünü tanımlayamıyorum, çözümü bildiğimi hissediyorum, formülize edemiyorum, yardım et Mavi Kız. Çözümün yarısı sende, yarısı bende, yarısı da dostlarımızda. Toplam 1.5 mu ediyor? Ne farkeder ki?
Bulacağız, senle ben bulacağız...
Geri Dön ----- Mesaj Gönder