Evet, kafalar çok fazla çöple doluyor. Ulaşmak yine zor değerli olana, bize değer katana.
Yani artık cep telefonuyla çekilmiş filmler festivali var diye, sosyal
paylaşım sitelerinden milyarlarca video var diye sinema değer mi
kaybediyor?
E-kitaplar var diye (telif sorununu kenara koyarsak), herkes basitçe
bir blog açıp düşündüğünü hissettiğini yazabiliyor diye, ancak iyi
reklam yapan yazarlar geniş kitlelerce takip edilebiliyor bu
kalabalıkta diye edebiyat değer mi kaybediyor?
Belirli seçim kriterlerine göre oluşmuş müzik listeleri kitlerere hitap
ediyor diye, eskiden ulaşılmayan müzik dünyasından birçok yeni sanatçı
izlenebiliyor ama bunlar da çok fazla diye, klasik enstrumanlar yerine
biligsayarlarla da müzik yapılabiliyor diye müzik değer mi kaybediyor.
Dansın ticari versiyonları ve özellikle de ciddi akrobasi gerektiren
ama içi boş şekilde kitlelere sunuluyor diye, insanların ruhundaki
dansın koreografilerini bu ana akım medyada beslenen danslar işgal
ediyor, unutturuyor diye dans değer mi kaybediyor
Sadece sanat değil, inanç sistemlerine (maddi manevi) dair de çok fazla
bir güdüm, beyin yıkama var diye, insanlar bu kadar data bombardımanı
altında merkezlerini iyice kaybediyorlar diye, insancıllık insansılığa
karşı değer mi kaybediyor.
Sevgi şehvet olarak tanımlandıı diye, aşk maddi göstergelere
endekslendi diye, romantizm moda trendleri ile şekillendi diye, sevgi
ve sevmek değer mi kaybediyor.
Yok yok hiç sanmıyorum.
Yeni kanallara direnmek, yeni düşünüşleri öğrenmeyi reddetmek,
insanların kendilerine sunulanları kabul ediş şekillerine aşina olmak
kendimizi korumamız için gerekli bence.
Yani; mefret söylemleri var diye bu söylemleri dile getirenleri
anlamaktan kaçınmak, hatta onlardan nefret etmek, düşmanca tutumları
var diye bizi “ötekiler” diye görüyor diye “ötekileri” düşman olarak
görmek ve ne şekilde düşündüklerini hissettiklerini anlamaya çalışmamak
ancak bu değerlerin yok olmasına sebep olur.
21.nci yüzyıl, benim bu yazdıklarımı okumaya niyet etmiş, okumuş bir
yerde benim iyi niyetimi anlamış insanlar için bir içine kapanma ve
tohumumuzun içindeki güzellikleri koruyup aktarma yüzyılı olacak.
Sevgiyi, güzelliklerin verdiği yaşam coşkusunu aktarmayı öğrenmeliyiz.
Sanatçılar ise asla vazgeçmeden bu aktarımdaki yerlerini almalılar.
Haaaa, bunlara gerek yok, biz insansılar olarak hazdan mutlu olarak
yaşam formumuzu değiştireceğiz diyenlere de lafım yok. Herkesin
delirdiği toplumlarda kimse deli olduğu için farklı olduğu için hatta
özgür olmadığı için mutsuz olmaz. Onlar da başka mutluluk hisleri
üretip kendi egemenlerinin altında mutlu bir varoluş sürdürebilirler.
Özgürlük herkes için mutluluk değildir, sanat ve güzellikler herkes için mutluluk değildir, sevgi herkes için mutluluk değildir.
Ama benim içinse bunlar mutluluktur ve ben benim gibi düşünen hisseden
çok fazla insan olduğunu biliyorum. Kendi çapımda onlara sevgi, umut ve
coşku vermeye çalışıyorum ve bunu benden kabul edenler de beni mutlu
ediyor, coşku veriyor.
Yeni düzeni, yeni sistemleri, yeni insanlık sistemini iyi öğrenelim,
iyi öğrenelim ki ondan kendimizi, sevdiklerimizi nasıl
koruyabileceğimizi öğrenelim.
Yaptığımız her eleştiri, gösterdiğimiz her öfke, hissettiğimiz her
nefret sonunda bize dönecektir. Kendimizi koruyalım ama sadece
koruyalım, korunduklarımızla savaşmayalım.
Başa dönecek olursak evet tüm data sunumları her güzellik alanını
istila ediyor ama kendi bulduğumuz güzellikleri sevdiğimiz ve değer
verdiklerimizle paylaşalım, onların bulduklarını da alalım ki bu
karmakarışık içerikte kendi ruhumuzu doyuracak besini alalım.
Geri Dön ----- Mesaj
Gönder