Ve hatta tiyatro da ama en çok da yüksek maliyetli olan opera ve bale ile klasik müzik icra sistemleri.
Yapısal olarak değişmeliler. Zira taşıdıkları emanetler çok çok değerli. Taşıdıkları emanetler insancıllık mirası. O emanetler olmazsa -ve bunlar geliştirilmezse hatta- insancıllık yok olacak.
Bize türümüzü devam ettirebilmek için yeni doğacak çocuklar lazım değil, sürü içindeki koyunlar lazım değil.
Bize topluluk içinde güzellikleri ruhunda hissedenler ve tabi bunu hissettirmeyi sağlayanlar lazım.
Biz dediğim şey ise tüm olarak insanlar, herhangi bir sınıf, kavim, ırk ya da millet değil.
Salt Bach, Verdi, Shostakovich de değil üstelik. Coğrafyasına, geçmişine, koşullarına göre büyük eserler vermiş raggae sanatçıları, blues sanatçıları, yöresel müzik sanatçıları.
Hayvan değil de insan olarak yaşamak istiyorsak, aynen bizi hayvanlaştırmaya çalışan merkezi ve küresel sistemlerin uyguladığını uygulayıp teknoloji, yeni yöntemleri ama onlara bağımlı olmadan, esnek ve zarif manevralarla kullanmalıyız. Sanatla uğraşan insanlar tanıdıklarım arasın her zaman en zekileri olmuştur. Toplum dışı yaşadıkları için toplumsal zekaları biraz zayıf olanlar bile.
Sanatçılar, hala ama hala biraz güçleri varken, merkezi erkten ve sponsor erklerinden bağımsız olarak salon, donanım, ve baz bir sermaye taleplerini gerçekleştirmelidirler. Yoksa tüm bu güzellikler, kendilerini yönten ruhsuz ve insansız erk tarafında yavaş yavaş yokedilecek. Herşey insancıl olmaktan çıkıp insansılaşacak.
Geçen gün bir diyalog gözüme çarptı; bir spor spikeri maç arasında verilen Madonna konserinden sonra amigo kızlardan birisine soruyor,”Madonna mı, yoksa Lady Gaga mı?” diye. Kız cevaplıyor, “Madonna, ben klasikçiyim”. İşte gittiğimiz yer bu olacak sonunda.
Bach’tan alınan dopomin etkisini güzel bir Madonna şarkısı da verebilir insana elbette. Ama bu gün doğuşunu seyredip yaşama sevinci ile dolup haz almakla, 1 büyük rakı içip alkol blokajı ile haz almak arasındaki fark gibi olur.
İnsanca haz almalıyız, varoluşun güzelliğinden haz almalıyız. Birinden insan olmanın büyüsünü alıp haz alırsın, diğerinden toplumun ortak bilincinin sana yaptığı beyin yıkaması sonucunda histerik bir haz alırsın.
Tüm sanatçılar, özellikle de bir şekilde kadro bulup da en azından ekonomik olarak acı çekmeyenler, eğer üzerlerinden bu muhteşem insancıllık mirasını yaymak için kişisel çaba içinde değillerse benim nezdimde sanatçı olamazlar.
İster Vengerov gibi keman çalsınlar, ister Baryshnikov gibi dans etsin. Eğer insanlara, sanatın ruhunu dokusunu ve büyüsünü anlatamıyorlarsa, hissettirecek çabayı göstermiyorlarsa ve elit dünyalarında erkle kol kola kısa hayatalarını iyi yaşamaya çalışıyorlarsa kendilerinden sanatçı diye değil yüksek nitelikli, alkış bağımlısı, egocentiric zanaatçı olarak söz edebilirler bence ancak.
Oturup düşünmek lazım, tüm sanatçıların oturup düşünmeleri lazım. İnsanlığı insancıl olarak kalacak şekilde koruyacak mıyız, yoksa insansı’ya doğru olan bu gidişte hiçbirşey yapmadan oturup, elit ortamımızda keyfimize mi bakacağız.
Yeniden bir Bach, bir Açık Veysel, bir Bob Marley çıkacaksa bu insanlığın içinden, bu ancak insancıl yön, ruhsal güzellik ve sevgi korunarak olacak.
Güzelliğin ve sevginin bekçileri sanatçılar size sesleniyorum haddim olmayarak, vazifenizi yapın veya artık ne yaparsanız yapın…
Modern bir veda edeyim size de biraz korkun
Öptüm KİB byeeeeeee……
Geri Dön ----- Mesaj Gönder