Bir Budist meseli var; birgün bir adam (veya müridi işte) Bodhidharma’ya gelmiş ve demiş ki “ustam, dediğiniz herşeyi yaptım, tüm insanları sevdim, hep iyilikler yaptım, meditasyon yaptım, kanaatkar oldum, vs. vs. Sadece şu komşum olacak iblisi bir türlü sevemedim”

Bodhidharma da demiş ki “ooooo bak o olmadı işte onu sevmeden şevkat göstermeden hiç kimseyi sevemezsin, seven ve şevkat dolu bir kalbin olamaz, meditasyon da olmaz”

Şimdi ben bunu tamamen bir saçmalık olarak görüyorum. Yani elbette sevdiğim ve sevemediğim insanlar olacak. Sırf herhangi bir kutsal kişi bunu söyledi, herhangi büyük din bilgini bunu söyledi diye seviyormuş gibi mi yapacağım? O büyük kutsal kişi benim hayatımı biliyor mu, benim yaşadıklarımı, deneyimlerimi biliyor mu bana böyle ağır ağır öğütler veriyor?

İşte bu tür genellemeler aslında tüm dinlerde veya felsefi sistemlerde güzel olanladan da soğutuyor insanları. İnsanlar gerçek inanmışlık, gerçek sevgi halini yaşayamıyor, zira kafalarının bir yanında hep bu genellemelerden kalan şüpheler, tatmin olmamış duygular kalıyor.

 


Geri Dön ----- Mesaj Gönder