Gerçekten bazen ölümü çok çok özlüyorum. Ama ölmek isteği değil bu, öleceğim ana duyduğum hayranlık, içimin içine sığmaması hali daha çok. Yani geçenlerde Twitter’de takip ettiğim ve sevdiğim bir yazarın dediği gibi, “sürpriz bir doğum günü partisi” yani.
Yapılabilecek o kadar çok şey var ki hayatta, hatta bunlardan bazıları da benim yapmayı becerebileceğim şeyler. Ama bunların tümünün kesip attığım tırnak kadar değeri yok en basit bir sevginin yanında (ki aşkı saymıyorum bile).
Ama o zaman da şu soru akla geliyor; ölürsen sevginden, sevgilinden ayrılmış olmayacak mısın? Ayrılık nedir ki? Yani bir insanı yanında olmadan, iletişim kurmadan, hatta tanımadan, sevemez miyiz? Benim böyle sevdiğim insanlar o kadar çok ki. Hiç tanımadığım, gerçek bile olduğunu bilmediğim ama onların varlığını tüm kalbimle algıladığım. Gerçekten sevdiğin insanlardan nasıl ayrılabilirsin ki?
Bu insanlardan birisinin yok olduğunu öğrensem (ki öğrendiğim zamanlar oldu) 2 duygu kaplar içimi diye düşünüyorum; 1-Tarifsiz bir üzüntü, çünkü artık o güzel kalp benimle konuşamayacak diye, 2-Büyük bir mutluluk, çünkü o güzel kalp artık tüm isteklerinden, hırslarından ve bununla birlikte korkularından arındı diye.
Üzüntü yavaş yavaş geçer ama o sevgili kalp için duyduğum özgürlük sevinci her geçen gün artar.
Kesin olan ölüme üzülmek ne yersiz ama öte yandan sevdiklerinle biraz daha fazla AN geçirememeye üzülmek o kadar normal ki.
“Dondurmam Gaymak” filmindeki replikler geldi yine aklıma. Hani şu ihtiyar adamın bizim dondurmacıya sahte intihar girişimi üzerine öğüt verdiği sahne.
“Yaşam bir ihtimal, ölümse kesin, sen ihtimalin peşinden gideceğine kesin olanın peşinden gitmek istiyorsun” mealinde.
Ölüm kesin, yaşamak ise sadece bir olasılık ve bu şans için ne kadar mutlu olsak az. Bu kısa zaman içinde o kadar güzel insanlar tanıdım ve hala tanıyorum ki kötü insanlar ve kötülüklerle vakit ayırmaktansa o güzel kalpleri biraz daha fazla içimde hissetmeyi tercih ederim..
Hepinizi çok seviyorum ve sizi bana bu kadar çok sevdirdiği için ölümü de çok seviyorum. Sizler benim arkadaşlarım, dostlarım, sevgililerim, kardeşlerimsiniz. Ölüm de enseme tokat vurup “sev şunu, daha çok sev, aptal, yakında sevdirtmeyeceğim sana” diyen mahallenin vazeçilmez delisi.
Geri Dön ----- Mesaj Gönder