Aşağıdaki yazı altıntıdır. Daha önce de aynı içeriği birkaç yerde okumuştum İnternet’te, bunu seçip koydum. Elbette telifli bir yazı filansa sahibisi başvursun kaldırayım hemen. Amacım sadece hatırlatmak…

Bu işleri yapanlar yaptıkları korkunç iş ile istedikleri kadar övünsünler, sonuçta aşağıdaki paşa gibi mide bulantısı ve tiksinti ile hatırlanırlar, tanınırlar.

======================================

Bizans’tan beri İstanbul’da her zaman için yüksek olan köpek nüfusundaki artış bazı zamanlarda patlama halini alınca yönetimler çare olarak ‘‘toplama kampı’’ yapılmasına karar vermişler. Ve bu kamp da Marmara Denizindeki Hayırsızada’da kurulmuş.

İstanbul köpekleri ilk toplu sürgünlerinden birini 19. yy’ın ilk çeyreğinde İkinci Mahmud zamanında yaşamış. Hükümdar İstanbul’da ne kadar köpek varsa yakalanıp adaya gönderilmesini buyurunca birkaç gün boyunca şehirde belki de tek bir hayvan kalmayana dek toplanmışlar.

Halk ‘‘Hayvanlara eziyet etmek uğursuzluk getirir başımıza iş açılır köpekleri orada bırakmayalım’’ diye homurdanmaya başlayınca sağ kalan köpekler alınıp yeniden İstanbul sokaklarına salınmış. Ama halkın bahsettiği uğursuzluk da gelmiş: Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın ordusu Kahire’den kalkıp Kütahya’ya kadar girmiş…

1910’ da ‘‘köpek meselesi’’ni çözmeye bu defa da İstanbul ‘‘Şehremini’’ yani Belediye Başkanı Suphi Bey soyunmuş. İstanbul’daki bütün köpeklerin yeniden Hayırsızada’ ya yollanmasını emredince birkaç gün içinde 80 bin civarında köpek mecburi bir ada yolculuğuna çıkartılmış.

Hayırsız ada sadece kayaydı dikili tek bir ağaç bile yoktu ve 80 bin köpeğin feryadı söylendiğine göre geceleri İstanbul’dan bile işitilir olmuştu… Sesler birkaç gün sonra kesilmiş zira yaşayabilmek için birbirlerini yiyen köpeklerden artık bir teki bile hayatta değilmiş…

İstanbul halkının beklediği uğursuzluk da gecikmemiş: Balkan Savaşı patlak vermiş…

Paşa seneler sonra çıkarttığı ‘‘80 Yıllık Hatıralarım’’ başlıklı kitabında kendi dönemindeki köpek kıyımını ‘‘İstanbul’daki köpeklerin büyük bir kısmı toplatılarak Marmara’daki Hayırsız Ada’ya gönderilmişti. Bunları yavaş yavaş imha ettirdim. …’’ diye övünerek anlatacaktı…


Geri Dön ----- Mesaj Gönder