İnsanların niye öyle oldukları (kindar, katil, nefret
dolu, alçak, satıcı, yalaka, say sayabildiğin kadar) belki de çok önemli
değildir. İnsanlar şartlara ve ortama uyum sağlamak güdüsü ile ve çoğu kez de
bir aidiyet ihtiyacı ile bazı fikir, inanış ve davranış tiplerine
sarılabilirler. Eğer sorunu doğrudan bu bireylerde tespit edip onları
değiştirerek sorunu çözebileceğinizi sanıyorsanız, bir daha düşünün derim.
Bazı insanlara “olma öyle” dediğiniz şeyi kabul etmeleri, tüm hayatlarını
reddetmeleri ile mümkün olur (kendi hayatınıza bakıp görün dediğimin doğru
olduğunu).
Üretilebilecek en sağlıklı ve yapıcı tutum empati kurmak ve sevmediğiniz
özelliklerdeki insanları “bunun kafasını kessen değişmez” demeden tanımak olur.
Zira tanırsanız fikirlerinin, inannışlarının (ne kadar kötü olursa olsun)
kökenini anlarsınız. Bunları olumlamanız gerekmez ancak birlikte yaşanabilecek
alternatifleri “Ya o ya ben”e getirmeden de üretebilir, belki belli çıkışları,
çözümleri bulunabilir kılarsınız.
Ötekileştirme ve nefret sadece daha fazla ötekileştirme ve daha fazla nefret
doğurur ve bunun sonu yoktur, ya da vardır aslında bunun sonu tüm insancıllığın
yokolmasıdır.
Uzun süreli sorunlarda “sorunu çözmek” diye birşey yoktur, “sorunun kökenine
inip onu gidermeye çalışmak” diye birşey vardır.
Ayrıca sorunun kökenine inmenin çok faydalı olduğu bir durum da “benim istediğim
gibi çözülemez” yargısına varılmasıdır. Bu durumda sen kendi istediğin yaşama en
yakın şekilde nasıl yaşayabileceğin çözümüne ulaşabilirsin.
Geri Dön ----- Mesaj Gönder