http://www.altyazi.net/makale/pina-8-197.aspx

Bu makale, izlemiş olanlar için yeniden düşünmeyi sağlayacaktır bence de. Ancak izlememiş olanlardan bu yazıyı okuyanlar herhalde hemen “filmi nasıl izlesek ki acep” diye diye dolaşacaklardır diye tahmin ediyorum.

——————————————————-

Peki Pina hakkında ben neler söylerdim?

Pina Bausch’un kendime yakın hissettiğim en büyük hediyesi “insanın kendi içine bakmasını sağlaması”.

“Peki insanın kendini iyi tanıması ne sağlar?” diyebilirsiniz, hatta ileri gidip “insan kendini tanısa da karakter özellikleri ve kişiliği değişmez, kötüyse yine kötüdür” de diyebilirsiniz. Bence öyle değil.

İnsan ancak kendi içindeki insanı keşfetmekle AN’ı yakalayabilir. Ve yaşadığını, o değerli yaşam şansına sahip olduğunu gerçekten algılayabilir.

“Olur mu öyle şey, insan kendi içine bakınca sonuçta göreceği şey sadece bastırdığı vahşi bir hayvandır” diyenler elbette çıkacaktır, ama siz onlara sadece şunu deyin “evet sonuç olarak memeli bir hayvanız ama insan bundan çok daha öte birşeye dönüştürmüş durumda kendisini ve kendi içine baktığında sadece hayvan gören hayvansı insanlar da vardır, insancıllığı da gören insansı insanlar da. Ben arayışımı insansı insanımı bulmak yönünde sürdüreceğim”

İşte Pina da bana kendi insansı insanımı bulma konusunda yardımcı olan, yol gösteren yüzlerce sanatçıdan birisi ve onun varlığına şahit olmakla kendimi çok şanslı hissediyorum. Zira kendi içimdeki insansı insanı bulma konusunda ne kadar çok yol alırsam, kendi yaşamımda AN’ımın farkına varma ve yaşadığımı coşkuyla, sevinçle farketme ayrıcalığına varacağım.Bir hayvan gibi ölümden korkarak ve hayata tutunarak (hatta yapışarak) yaşamayacağım.

PS: Wim Wenders’e de ayrıca ve yine teşekkürler elbette


Geri Dön ----- Mesaj Gönder