Son zamanlarda her duyduğumda midemi kaldıran bir laf var; “çocuğumun kendi ayakları üzerinde duran bir birey olmasına çabalıyorum”. Yani ne yapıyorsun? Ona avcılığı, besin toplayıcılığını mı öğretiyorsun, kenevirden kumaş yapmasını, doğada ateş yakmasını mı öğretiyorsun? “Yoksa bebekliğinden alışsın daha” diye diye çocugu tahta beşikte altına biraz saman koyarak mı büyütüyorsun.

Kendi ayağı üzerinde durmak da ne demek, toplumun ona açtığı bir götlük yerde duracak işte önünde sonunda, haaaa çok götlük ederse kendine daha fazla götlük yer açacak, o başka.

Çocuğunun kendi ayakları üstüne duran, kimseye muhtaç olmadığını düşünen ve sistemde hayatta kalmasını bilen bir birey olmasını sadece sistem istiyor, sen değil. Doğa zaten bu durumlarda hayat ve ölüm arasında olmak üzere 2 şans veriyor, toplumsal sistem ise “n” tane çözüm üretiyor. Yeter ki güdümlerden birisine gir.

İsten radikal dinci ol, ister her aksam içer ayyaş. İster bir gökdelenin 35.nci katında nefis bir ofisi işgal et, ister toplu konutlarda 7 kişi ile birlikte 1+1 bir daireyi. İster POP’dan modadan başka birşey düşünmeyen bir trendik ol, ister anarşizmin dibine vurmayı planlayan bir aykırı. Segmentlerden birisine oturduktan sonra sistem seni bir şekilde zaten kontrol altında tutacaktır.

Olmayacakları kovalamaktan vazgeçmiyoruz ki bir türlü durup AN’ımızın farkına varıp tatlı ölüm gelmeden şöyle adamakıllı bir mutlu olalım. Yok orada haksızlık, yok burada adaletsizlik, yok surada kötülük, yok böyle olsa herşey mükemmel olacak, yok aslında çözüm basit herşeyin başı adalet, yok yok herşeyin başı eğitim.

Bıkmadan usanmadan doğrular üretiyoruz kendimize ve çizdikçe o doğruları, küplerin, piramitlerin, silindirlerin içine hapsediyoruz kendimizi.

Hayatı anlamaya da çok çalışıyoruz ha. Eğitimin, zekan, algın azsa zaten hayat çok kolay, al bir dogmayı, koy midene (kalp demeye dilim varmadı) olsun bitsin. Eğitimliysen filan yine çok zor değil aslında bu sefer de dogmayı reddetme dogmasıyla uğraş bu mücadele sana hayatını hissetme imkanı versin.

Yahu ne var şu hayatın anlamıyla uğraşacak valla ben de bunu anlamıyorum. Hayat işte; ya cemiyetle birlikle sürü gibi gidip öleceksin, ya Easy Rider tribinde afilli pozlar bırakıp öleceksin. Haydi sanatçının işi güzel, bir sürü insana insancıllığına şürketme imkanı vereceksin ama yine de öleceksin.

Yani hayatın anlamı sonunda ölüm olmasından başka birşey değil bence.

Yok birey olacağım, yok kendi fikirlerim olacak, yok akvaryumda yaşamayacağım, yok emekli olunca huzura ereceğim, yok şu mortgage (böyle mi yazılıyor bilemedim) bitsin dimdik ayakta olacağım.

Amaaaaan; ko götüne rahvan gitsin be anacım


Geri Dön ----- Mesaj Gönder