Bazen akşam yatmadan önce düşünürüm; “bugün ne kadar da uzun bir gün gibi geldi diye”, işte bu gibi günler aslında AN be AN farklı AN’larımı algılayıp keyfine vardığım, kimi zaman da üzüldüğüm ama yine de yaşadığım için şanslı olduğumu daha sık hissettiğim günlerdir.

Aslında günlerimin pek çoğu hiperaktivite bağımlısı şehirli arkadaşlarım için ruhlarını bunaltacak kadar sıkıcı geçse de o kadar çok şeyi farkediyorsun ve hissediyorsun ki acele etmezsen.

Bu şehirli arkadaşlarımsa bir saniye durmazlar. Ya bir mekana gidip eğlenmeli, ya arkadaşlarla buluşup birşeyler yapmalı, ya bol bol geberene kadar çalışmalıdırlar. Dururlarsa batıp ölecek bir köpek balığı zannederler kendilerini, aslında bilge bir kertenkele gibi güneşe yatıp saatlerde ruhlarını ışıkla doyurmaları da mümkündür ama bunu yapmaya korkarlar.

Hep koşarlar, aslında hep kaçarlar, hep daha hızlı koşarlarsa kendi duygularından, vicdan azaplarından ve pişmanlıklarından kaçabileceklerini sanırlar. Umarım bir zaman gelir de ölümden önce kendilerini durdurmanın bir yolunu bulurlar.

Kişilerin sosyal, ailevi, ekonomik durumları elbette yapılan seçimlere göre, doğuştan gelen imkanlara göre, cinsiyete göre, hatta boya posa göre, yani pek çok şeye göre değişir. Ama yine de bu kadar koşmadan yaşanan; biraz kendini dinleyerek, biraz kendini yaşayarak, biraz sahip olduğun zamanın tadını çıkararak yaşanan zamana sahip olamayacaksan sahip olduklarının ve ödediğin bedellerin pek de bir anlamı olmaz sanki.

Bugün misal çok az şey yaptım görünürde, ama bugün sanki 2-3 gün kadar sürmüş gibi geldi bana.

Sıradan ve sıkıcı hayat diye birşey yok bence. Sadece gülmeyi eğlenmeyi bilmeyen ve kendisini tanımadığı için kendisi ile şakalaşamayacak kadar sıkıcı ve odun insanlar var.

Hani derler ya “kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanır” valla çok akıllıca ve gerekli bence. Ben de beni güldüren ve komik kadınlardan hoşlanıyorum. Arkadaş olsun, sevgili olsun, komik olsun da AN’larımıza kahkahalar dolu olsun yahu.

Çok hızlı koşmak yerine arada durup komik insanlarla tanışalım, arkadaş olalım. Aslında biraz daha yakından baksanız etrafınızda bir sürü komik insan olduğunu görürsünüz, siz gülmeye hazırlayın kendinizi hele bi.

Yani özetle; tembellik yapalım, gülelim, güldürelim (çok sıradan ve basit bir cümle değil mi? Eh ben Shakespeare değilim, hayat da çok karmaşık birşey değil?).

Gülün cancağızlarım gülün, yarın yok ki…

PS: Sanatçılar siz çok tembellik yapmayın, çalışın biraz. Ruhlarımızın beslenmek için sizlere ve sizlerden gelenlere ihtiyacı var. Özellikle çalışma yapmayan dansçı görmek istemiyorum peşinen söyleyeyim.


Geri Dön ----- Mesaj Gönder