Kimbilir insanoğlu konuşmazken sanılanın aksine ne kadar özgürdü. Adı yoktu hicbirşeyin, tanımı yoktu kötülüğün, iyiliğin. Güneş doğar, güneş batar yaşanan hergünde sadece AN vardır ne öncesi, ne sonrası.

-Hııımmmmmmmmm = nefis olmuş bu bizon yahu
-Hımhım da hımhım = sen ne diyorsun üstad yahu, ben vurdum mu işte böyle

Sonra başladı bu adamlar ademoğlu olmaya, haydi bakalım adlandır adlandırabildiğince.

-Bizon
-Güneş
-Yok lan o tanrı
-Güneş-tanrı olsun
-Aha kadın
-Benim
-Hayır benim
-Benim lan
-Benim
-………..

Sonra terbiyesizin biri “dur şunlara bir oyun oynayayım” dedi.

-Baba saat kaç?
-Saat derken?
-Yaw bak saat dedim aklıma geldi zaman da geçiyor, yaşlandık, ha
-Zaman derken?
-Ne diyorum bak, şakacıktan sayalım şu zamanı da vakit geçsin

Aha işte herşey bura kopmaya başladı. Artık herşey saate göre yapılmaya başlayınca kurallar, düzenler (eh arada düzülenler) hepsi sisteme girmeye başladı. İnsanlar saatle uyanıp, saatle uyumaya, saatle dua edip, saatle yemek yemeğe başladılar. Sevişmek bile saatle oldu ama günümüzde yoğun şehir stresinden genelde dakika hatta saniye ile hesaplanıyor.

Neyse önce dil, sonra saat, insanlık da bari medenileşelim be diye şehirler filan kurmaya başladılar. Avcı toplayıcılığın suyu çıkmış gibi tarımcı tayfası insanlığın ve tüm canlıların başına bela oldu, ne belası mı, “eh yemek bol üreyelim bari” belası.

O avcı toplayıcıyken duvarları resmeden sanatçılar, dans eden şamanlar filan vardı ya, hah işte onların bazıları erk peşinde modern şaman veya şeflere dönüşürken, bazıları da (ah canlarım benim bunlar) sanatçılara dönüştü.

Şefler, filozoflar, neo-şamanlar zamanı doldurmaya, herşeye isim vermeye çalışırken, sanatçılar anlamları eski mağra adamları gibi ifade etmeye çalıştılar.

Yakında ne sanat kalacak şef, neo-şaman güdümünde olmayan, ne sanat kalacak. Tek şey herşeye bir ad vermek.

Umudumuz sanatçılarda; anlamları basitleştirip, ad verilemeyecek şekilde ifade etmelerinde. Adları yok edin, kavramları kalplerimizle anlamamızı sağlayın, zamanı unutup AN’ı yakalamamızı sağlayın.

Dansçılar ençok da size sözüm, ilkelleşin, ruhunuzu ilkelleştirin, insancıllığı sayenizde bulduk bulduk, bulamazsak bak söyleyeyim ben de vazgeçecem bu sevdadan, şef olacam ve hepinizi kazıklara oturtacam haberiniz olsun.

 


Geri Dön ----- Mesaj Gönder