Aslında bu çok karşılaştığım bir konu. Yani tam olarak böyle kimse ifade etmiyor ama kimi ortamdan, kimi usluptan, kimi zorlanan bir inanç yapısı hissettiğinde, kimi hareketler düzgün yaptırılmadığı (veya hoca iyi kontrol etmediğinden önlenemediği) için oluşan minör sakatlanmalardan ötürü denemelerina rağmen yogaya devam etmemiş.

Bir arkadaşım, “öyle garip hareketler yaptılar öyle saçma şeyler anlattılar ki herkesin içinde kahkahalar atmamak için koşarak kaçtım” dedi.

Neyse örnekleri başkası üzerinden vermeyeyim. Kendi deneyimlerim de ilginçti. Gerçekten insan olarak çok tatlı ve yapıcı güzellik vermeye çalışan eğitmelerle çalıştım, çok da keyif aldım, kendimi rahatlamış ve zinde hissettim.

Ancak bazı eğitmenlerin çok kötü niyetli olduklarını (yani yoga yaptırdığı insanların güvenini kötüye kullanarak çıkar elde etmek), bazılarının profesyonellik adına kötü enerji yaydıklarını, bazılarınınsa tamamen tüccar olarak olaya baktıklarını ve sadece kendi yaşam şekillerini sürdürebilmek için aslında zerre kadar umursamadıkları öğrencilerine (paraları hariç, onu umursuyorlar) birşeyler öğretir gibi yaptıklarını gözlemledim. Kuaför dedikodusu gibi öğrencileri hakkında dedikodu yapanları filan saymıyorum bile. Yani özetle kendi egosunun kurbanı insanlar olduklarını gördüm ve “Bunların kendilerine hayırları yok ki başkalarına nasıl olacak?” dedim

İkinci sınıfta saydığım eğitmenlerde hiçbir bilgelikle ve/veya güzellikle karşılaşmadım. Filozofik açıdan, duygusal açıdan kimseye birşey verebileceklerini sanmıyorum bunların. Hatta bazılarının fiziki olarak da birşey katabileceğini sanmıyorum öğrencilerine.

ANCAK; BUNLARIN HİÇBİR ÖNEMİ YOK ASLINDA. GERÇEKTEN YOK…

Eğer kendi ego problemlerimizi aşabilirsek ve yogaya bir hastalık tedavi yöntemi muamelesi yapmazsak, biraz kendimizi dinler, kendimizi araştırırsak, hangi eğitmenle çalıştığımızın bir önemi gerçekten yok (kötü egzersiz yaptıranlar hariç). Biraz araştırmak, biraz sorgulamak yeterli (fazla da sorgulamaya gerek yok).

İÇİMİZDEKİ KÖTÜLÜĞÜ ÖNCE KENDİMİZE İTİRAF EDELİM, GERİSİ KOLAY…

Bedenlerimiz hareket etmek, hem de yoğun hareket etmek üzere evrimleşmiş organizmalar. Son 30-40 yılda ise “modern yaşam” adı altında tamamen tersi bir şekilde davranılıyor bedenlerimize. Bu yanlış ve dengelenmesi gerekli.

Hareket et de ne yapıyorsan yap. Ama tabi Yoga gerçekten yüzyıllar içinde mükemmelleşmiş bir disiplin olduğu için de bunu yapmanızı önermek çok mantıklı geliyor bana.

Yogayı bir inanç sistemi olarak kabul etmeniz gerekmiyor, bir yaşam tarzı olarak kabul etmeniz hele hiç gerekmiyor. Sadece son derece faydalı bir egzersiz serisi olarak kabul etseniz, haydi biraz da farkındalık adına nefesinizi öğrenseniz yeterli. Sonrasını zaten kendiniz ya bulursunuz ya da bulamazsınız. Ama bulamazsanız bile sadece bedeninize sağladığı faydalar, bilincinizin de sağlıklı işlemesine yardımcı olur.

OM çekmek, sutra okumak size tuhaf geliyorsa okumayın, hiç gereği yok. İçsel masajları, dolaşım iyileştirmelerini, karaciğer okşamalarını boşverin. Dışınızda yaptıklarınız da size iyilik güzellik getirir.

Bir uzman doktor ortopedist arkadaşım var ama doğu tıbbına da çok aşina. Bana enerji meridyenlerinden, çakralardan bahsediyor. Ona söylediğim şey şu: “Anlattığın hiçbir şeye inanmıyorum, ama niyetinin güzel olduğunu da biliyorum. Yine de sen bana modern anatomi bilginle şu dizime iyi gelecek egzersizleri göster yeter

Ne çakralara inanırım, ne enerji meridyenlerine, ne başka bir doğu mistik öğretisine, ama pasif yoga türü egzersizler (tai masaj gibi), aktif yoga türü egzersizler (yoga gibi, chi gong gibi) asanaları deneyimleme bana çok iyi gelir. Ayrıca o öğretilerin içindeki bilgelikler de benim için çok değerli ve yol göstericidir, mistisizme kaymadıkları sürece. İnsanı çok iyi tanımlamışlardır.

Ama bana en çok iyi gelen karşımdaki mutlu insanların bana hissettirdiği pozitif sevgi ve enerji halidir. Etrafımdaki insanlar mutlu oldukça çok iyi hissediyorum kendimi. Buna kim ne derse desin ben bir ad takmayı istemiyorum.

Bu yüzden size de iyi gelmesi için bu hissettiklerimi buradan paylaşıyorum. Ama emin olun gerçekten yoga şart değil, pilates yapın, sadece yürüyüş yapın, bedenizin egzersiz ağrılarına aşina olun kendi varlığınızı hissedin ki mutlu insanlardan oluşan mutlu bir toplumda yaşamak için en azından basit adımlar atmış olalım. Ulaşamasak bile buna, çabamızdan ötürü mutlu olalım.

Yoga hocasına, yoga ortamına kızıp yoga yapmamak (ya da genel olarak spor yapmamak) pire için yorgan yakmaktır. O yorganı kenara koyup ilaçlayın, başka bir yorganla devam edin derim ben.

AN’ımızı güzel, gelecekten beklentisiz, mutlu ve sağlıklı geçirmemiz dileğiyle.

Zaten yarın yok ki…


Geri Dön ----- Mesaj Gönder