Tüketim toplumunun insanlarını nasıl köleleştirdiğini, yani yapılan metroların, tüketim seçeneklerinin, artan GSMH’lerin, gelişen ekonomilerin, artışı istenen nüfusun, cicili bicilil AVM’lerin insanları nasıl borçlandırarak tutsak edeceğini filan konuşuyorduk yemek sohbetinde.

Bir türlü anlatamıyordum söylediklerimi (benim yeteneksizliğim). Sonra bir soru sordum onlara, cevapları biraz durumun zaten ne kadar umutsuz olduğunu gösterip bana umut verdi (bunu da daha sonra anlatacağım yazının içinde)

Sorum şuydu borçlanma ile kölelik arasındaki ilişkiyi onlara anlatmak için:

Diyelimki sana seçenekler verildi ve 2 seçenekli bir hayat sunuldu:

  1. Çok zor ve ağır şartlarda çalışacaksın. Hani derler ya sırtında taş taşıyacaksın, kan ter içinde akşam iki lokma ölmeyecek kadar bir yemek yiyeceksin ama özgürlüğün olacak. Yani yaşayacak kadar birşeyler bulacak kadar ne iş olsa yapacaksın ama sonuç olarak özgürlüğün olacak. Kimse sen istemediğin sürece seni bir yerde tutsak edemeyecek. Gerekirse aç yatacaksın, sokakta yatacaksın ama yıldızları seyretmene kimse engel olamayacak.
  2. Çok rahat bir yatağın, rahat rahat doyacağın kadar yemeğin olacak. hiçbir iş yapman gerekmeyecek, hatta ender olarak bir kadının bile olacak yatağında ama hapis olacaksın. Havalandırma haricinde hiç gün yüzü görmeyeceksin. Sürekli yatıp keyfine bakacaksın, çay içip muhabbet edeceksin.

Şimdi doğal olarak ne cevap duyacağınızı düşünürsünüz? “Taş taşırım ama özgür olayım” diyeceğini beklersiniz. Ama öyle olmadı. Önce hapis koşullarını sorguladılar, sonra da hapiste yatmayı tercih ettiler.

Ben de onlara dedim ki “her fırsatta büyük bir iki yüzlülükle ‘benim ailem var, herşey çocuklarım için’ veya ‘ahirette hesap vermekten korkarım’ gibi beylik laflar sallıyorsunuz ama aslında kendinizden ve şu anda alacağınız hazlardan başka hiçbirşeyi zerre kadar umursamıyorsunuz. İnandığınızı söylediğiniz herşey yalan”

Bu konuştuklarım şu anda yaşadığımız toplumda %70 ve üzerini oluşturan “sokaktaki adam” kesiminden insanlardı.

Hala “ben toplum düzelsin diye çocuk yaptım veya yapacağım” diyen varsa onlar gibi siz de kendinize yalan söylemeyi bırakın. Yapacağınız çocuk mutsuz olacak ya da gözlerini birşeylere kapayarak mutlu olmaya çalışacak. Siz sadece kendi egonuz için yapacaksınız bu çocuğu ve doğal olarak genleriniz emrettiği için.

Neyse kızdırdılar beni, hıncımı sizlerden alıyorum.

Bakmayın bana bir kahve içerim birşeyim kalmaz…:-)

Haaaa unuttuk yahu, “bu umutsuz durum bana niye umut verdi”yi anlatacaktım. Çok basit aslında. Hep derim dibe vurmadan yukarı çıkamazsın diye, dibe vurmuşuz işte. Artık yukarı çıkmak, sevmek ve sevgi ürünü sanat güzelliklerinden, sevgi ürünü aşklardan zevk almak zamanı. Zira elimizde artık toplumları düzeltmek için hiçbir umut yok…


Geri Dön ----- Mesaj Gönder